Eğer menüdeki Hakkımda bölümünü
okuduysanız hayatımı Access The Bars™ ile nasıl
değiştirdiğimi az çok biliyorsunuz.
Eğer okumadıysanız da
kısaca bir özet geçeyim; 2012-2013 yıllarını hayattan bıkmış, bezmiş,
vazgeçmiş, mutsuz, umutsuz, işten-eve, evden-işe gidip gelen bir robot gibi geçirdikten
sonra 2014 yılı başında kendimi yatağa bağımlı hale gelecek kadar hasta etmiş,
sonunda işimi ve İstanbul’u terk edip Bodrum’a kaçmıştım. Onlarca doktor,
tedavi ve Bodrum’da yaşamak da çare olmayınca 60 küsür yaşındaki annemin bana
bakmasını daha fazla kendime yediremediğim ve iyileşip ayağa kalkma ümidimi de
yitirdiğim için kendimi öldürmeye karar vermiştim (aman annem duymasın!).
Bu kararımın ertesi
günü bir tanıdığım bana mesaj göndererek; “Ben Access Bars diye bir şey
yapıyorum. Sana yardımcı olabilirim. İlgilenirsen beni ara.” diyerek telefonunu
vermişti. O saniye telefonu aradım ve “Bu neyin nesidir ki acep?” deyip
araştırmadan, denize düşen yılana sarılır modunda kendisine “Yeri ve zamanı
söyle!” dedim J
Ertesi sabah –nedenini
bilmediğim bir– heyecan içerisinde annemin de yardımıyla hazırlanırken annem
bana “Yanına kağıt mendil almayı unutma sakın” dedi. Çünkü bugüne kadar
katıldığım tüm çalışmalarda hüngür şakır, böğüre böğüre ağladığımı biliyordu.
Ne geçmiş yaşamlarım kalmıştı ne aile dizimlerim ne de somatik travma
deneyimlemelerim. Çalışmalarda ağlamaya çözülmek deniyordu. Ağlarsan doğru
noktaya isabet etmişti; farkındalık yaşayarak enerjiyi dönüştürüyordun. Yani
tam bir “Ağlamazsan para yok!” durumuydu J
Her neyse, önce
oturduk birer kahve içip sohbet ettik. O arada ben durumumla ilgili elimden
geldiğince kısa bir özet yaptım ve sonra seans için masaj yatağına geçtim.
Seans sırasında tek hissettiğim müthiş bir rahatlama, hafifleme ve
genişlemeydi. 1,5 saat sonra seans bittiğinde masaj yatağında doğrulup
oturduğumda içimden deli gibi kikirdemek geliyordu J Arkadaşıma, sanki bu
çok anormal bir durummuş gibi “Ama benim içimden kikirdemek geliyor!” dedim, o
da bana doğal olarak “E kikirde o zaman...” dedi J Bunu duyar duymaz
makarasından boşalmış ip gibi kikirdemeye, arkasından da kahkalarla gülmeye
başladım J J J
Meğer kahkaha
attığınızda tam bir çözülme yaşarmışsınız; ağlarken bir şeyleri bastırabilmenin
tersine kahkaha atarken içinizdeki hiçbir şeyi tutabilmeniz mümkün değilmiş J
O gün o seanstan sonra
eve süper kahraman enerjisiyle döndüm. Normalde 3 dakika konuştuktan sonra 3
saat uyuyan ben bütün akşam kahkahalarla annemlerle sohbet ettim. Gülümsemeyi
çok uzun zamandır unutmuş olan yüz kaslarım resmen telef oldu J
Ama ertesi gün
düşünmeye başladım (maalesef) ve şüpheler zihnime üşüştü. Acaba bu işin içinde
bir iş mi vardı? Abuk sabuk şeylere para kaptıracak lüksüm yoktu. Ben en iyisi
iyice araştırıp emin olmadan bir daha gitmeyeyimdi. Ve gitmedim. Ta ki 2 ay
sonra tekrar yere yapışana kadar!
2 ay sonra ayıla
bayıla arkadaşımı arayıp bu sefer ona gidecek kadar bile gücüm olmadığını
söyledim. Sağ olsun kalktı geldi, seansımızı yaptık, ben tekrar ayağa kalktım
ve bulduğum yeni doktor için İstanbul’a gittim. Muayene, tahliller derken
birkaç bin TL harcayıp bana bakacak olan ailemin yanına Ayvalık’a gittim.
Doktorum 3 ay sonra
tedavinin etkisini hissetmeye başlayacağımı söylemişti ama bende tık yoktu.
7/24 ağrılarım devam ediyordu. Ben tedavimi –her aklı başında insan gibi- tıbbi
çarelerle çözmek istiyordum ama olmuyordu. 2.nci seansın üzerinden 4 ay
geçmiştim ve ailemle Bodrum’a dönmüştük. Çaresizce arkadaşımı aradım ama İstanbul’daydı.
Ocak ayında 3.ncü seansı yaptıktan sonra kendisine artık daha fazla direnmemin
aptallık olduğunu, bu Bars denen şeyin bana çok iyi geldiğini ve devam etmek
istediğimi söyledim. O da “Şubat ayında uygulayıcı eğitimi var. Gel, eğitimi
al, her gün çalıştır barlarını, daha çabuk iyileş.” dedi. Bunu duyunca havalara
uçtum...
16 Şubat’ta harika bir
eğitimden sonra her gün barlarımı çalıştırmaya, arkadaşımın bana daha önce
verdiği ama inatla yapmadığım sözel prosesleri kullanmaya başladım.
Her sabah ve her akşam
10 kere Access’in mantrası olan “Hayatın tümü bana kolaylık, neşe ve ihtişamla
gelir” cümlesini söylüyordum. Başlarda aptalca geliyordu ama birkaç gün sonra
enerjisini hissetmeye başladım ve eğlenerek tekrarlar oldum. Bu nasıl bir
sihirdi?
Her gün Gary Douglas
ve Dr. Dain Heer’in youtube videolarını dinliyor, Access’le ilgili okuyor,
araştırıyor ve öğreniyordum. Ve o zaman öğrendim ki Access The Bars™ uygulaması başta
bulunan 32 enerjik şarj noktasına hafifçe dokunarak yapılan bir çalışma ve bu
noktalara dokunularak zihnimizde depoladığımız düşüncelerimiz, duygularımız ve
hislerimizin yüklerinin boşaltılması sağlanıyor. Bu da bize hayatı, kendimizi,
bedenimizi ve ilişkilerimizi daha net bir şekilde ve kolaylıkla algılamamız
için imkan veriyor.
Mart ayı sonunda,
artık ayakta dolanabildiğimi, kendi işlerimi yapabildiğimi gören ailem beni
bırakarak evine geri döndü. Sonrasında her ay biraz daha iyileştim, biraz daha
iyileştim, biraz daha iyileştim...
Ama bu 2-3 seansta
olmadı. 5-6 yıl süren bir hastalık sürecini 2-3 seansta çözmedim elbette. Bu
3-4 aylık, öğretici ve geliştirici bir süreçti. Yaşadığım mucize ve
farkındalıklardan sonra Access ve Bars benim için vazgeçilmez olmuştu. O yüzden
ben yaklaşık 1,5 senedir Access araçlarını öğrenmeye ve hayatımda uygulamaya,
böylece her gün biraz daha her anlamda iyileşmeye, hafiflemeye, genişlemeye,
özgürleşmeye ve kendim olmaya devam ediyorum.
Bundan daha iyi nasıl
olur?
Neşeyle,
Tuğba
Not: Bars hakkında okuyabileceğiniz
keyifli ve bilgilendirici bir köşe yazısı;
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder