Ortak Evlilik Sorunları İçin İlişki Tavsiyeleri

Evliliğinizde sorun mu var? Elbette var. Onlarla başa çıkmaya çalışıyor, her şeyi düzene sokmaya mı çalışıyorsunuz? İşe yaramıyor mu? Yaramayacak. Çünkü düzene sokmaya çalıştığınız her şey ölüme mahkumdur. 

Düzene sokmak yerine ilişkinizde bilinçten işlemeyi seçerseniz her şey değişir...

Dr. Dain Heer ile yapılan bu röportaj evlilik hayatınızı değiştirecek...


Ortak Evlilik Sorunları İçin İlişki Tavsiyeleri

En Yaygın Altı Şikayet İçin Gerçek Çözümler

Yapılan son -pek de hoş olmayan- araştırma sonucuna göre çiftlerin sadece % 3’ü evlendikten sonra mutlular. Neden? Bazılarımız başımız bağlandıktan sonra bir seviyeye kadar değişirken (o kazağı bekarken asla giymediğini sen de biliyorsun), bazılarımız yüzükleri taktıktan sonra istediğimizden daha fazla değişim görürüz.

Gardner Leader firması avukatlarının yaptığı 2.000 boşanmış kadın ve erkeğin katıldığı ankete göre, %46’mız nikah masasından kalktıktan sonra eşlerimizin önemli ölçüde değiştiğine inanıyoruz ve bu kesinlikle iyi yönde değil, kötü yönde. Şaşırtıcı şekilde, beklenenden “daha az seks yapmak” şikayet listesinin oldukça alt sıralarında.

Evli çiftlerin %76’sının buna katlanmaya gönüllü oldukları için eşleriyle kalmaları ve %18’nin boşanma masrafı ve stresinden kaçınmak için bir arada yaşamaları mutlu bir tablo çizmiyor. Biz de hangi çözüm olasılıklarının olduğunu görmek için Access Consciousness’ın ortak yaratıcısı ve ilişki uzmanı Dr. Dain Heer’e en yaygın altı şikayetten bahsettik. Evlilik hayatında sıkkın ve mutsuz bir şekilde zorla yürümektense (ankete göre %22) sadece sizin iyiliğiniz için, işlerin daha iyi gitmesi için mutlaka bir yol var.

Ankete göre en yaygın şikayet, katılanların %40’ı eşlerinin evlendikten sonra daha huysuz ve/veya kızgın olduğuna inanıyor. Sıklıkla huysuz ve kızgın olan bir eşi idare etmek için sizin bir numaralı öneriniz nedir?

Eşinize sorun; hala sizinle birlikte olmak istiyor mu yoksa ilişki bitti mi? Eğer hala sizinle birlikte olmak istiyor ve ilişki bitmediyse o zaman onlara şöyle basit bir soru sorun; “Senin dünyanda neler oluyor? Çoğunlukla kızgın göründüğünün farkında mısın? Bu benim yaptığım bir şey mi yoksa senin desteğe ihtiyaç duyduğun bir şey mi?”. Genellikle insanlar ifade edemedikleri bir şey için içerlediklerinde kızarlar. Eğer siz bir konuşma yapar ve içerlemenin kaynağını bulursanız genellikle huysuzluk biter. İnsanlar artık ilişkide olmak istemediklerinde de içerlerler.

Eşlerden birinin romantizmin öldüğünü hissetmesi durumunda vereceğiniz en iyi tavsiye nedir (anketteki kadın ve erkeklerin içte birinin en yaygın ikinci şikayeti)?

Romantizmin ölmesi yargının bir sonucudur. Yapmak isteyeceğiniz şey şu; eşinizle ilgili bütün yargılarınızı bir yere yazın ve kendinize sorun “Bunları bırakacak mıyım?”. Listeyi yırtabilir ya da yakabilirsiniz ve sonra kollarınızı eşinize dolayın ve ona “Senin için şükrediyorum. Biliyorum, hayatımda sen varken her şey iyi olacak.” deyin. Bunu her gün yapmaya başlayın ve ona olan şükranınızı ifade edin, yüksek sesle ve gerçekten kast ederek söyleyin. Sonra her gün onun için şükrettiğiniz üç şey bulun ve her gün bunu ona söyleyin. Ona olan şükranınız büyürken arzunuz da artacak.

Erkeklerin %37’si eşleri evlendikten sonra kilo aldığı için söyleniyorlar. Onlara tavsiyen ne olur?

Sorun; “Onunla mı ilişkiye girdim yoksa bedeniyle mi?”. Eğer birisiyle ilişki yaşamak istiyorsanız onların kilo almalarıyla ilgili yargılarınızın üstesinden gelmelisiniz – çünkü fark etmediğiniz şey şu, eğer birisi kilo alıyorsa bu genellikle kendileriyle ilgili yoğun yargıları olduğundandır. Bununla ilgili konuşmak istememeleri, bunu değiştiremeyecekleri anlamına gelir.

Kendi yargılarınızı denklemden çıkarttığınızda ve hangi beden, şekil ya da ölçüde olurlarsa olsunlar onları sevmeye kararlı olduğunuzda ve bununla uyumlu davrandığınızda, bu sıklıkla onlara bedenlerini değiştirmek için izin verir. Çünkü bu sürekli yargı durumu bedenlerini kilo almada tutar.

Son olarak, eşinize şükran duyan. Ya bu size olsaydı ve kilo alan siz olsaydınız? Eşinizin sizi yargılamasını ister miydiniz? Yargı, bütün ilişkilerin en büyük katilidir.

En yaygın şikayetlerden biri de (kadınların üçte biri, erkeklerin çeyreği) eşlerin eskisine nazaran daha az dinleyip daha fazla görmezden gelmeleri. Burada yapabileceğiniz en etkili şey nedir?

Onun hayatındaki değerinizi ya da mevkiinizi kaybettiğinizi anlayın. Aynı zamanda çok dürüst gözlerle geçmişe bakın, bu sorun sizin yaptıklarınızla yarattığınız bir şey mi yoksa birlikte yaptıklarınızla mı yarattınız? Eğer sizin yaptığınız bir şeyse özür dileyin ve eğer birlikte yaptığınız bir şeyse bununla ilgili konuşabilir ve danışmanlık alabilirsiniz.

Araştırma erkeklerin üçte birinin (kadınların %14’ünün) eşlerinin artık seks yapmak istememelerinden şikayet ettiklerini gösteriyor. Bir ilişkide seks eksikliğini nasıl ele alırdınız?

Hala onunla ilişkinizi sürdürmek isteyip istemediğinize karar verin. Eğer ona, onun için ne kadar şükran dolu olduğunuzu söylemeye başlarsanız (araştırma gösteriyor ki ilişkide küçük şeyler için şükran duymak mutluluk ve romantizm duygularını arttırıyor) bu size, ona ihtiyacı olan her şeyi verme olanağı tanıyacak, o da (seksüel olarak) yeniden size açılabilecek. 

Artık dışarı çıkmak istemeyen ve tembelleşen eşleri idare etmekle ilgili bir numaralı tavsiyeniz nedir?

Fark ettim ki insanlar çoğunlukla ilişkide oldukları zaman kendilerini boşuyorlar, bu da onları hareketsiz kalmaya götürüyor. Eşlerine, gerçekten onlarla ilgilendiklerini göstermek için yapmaktan hoşlandıkları şeylerden vazgeçiyorlar. İlk tanıştığınızda eşiniz ne yapmaktan hoşlanıyordu? Onu, bunu yapmaya teşvik ve davet edin, ki zaten bunlar ilk başta ona aşık olmanıza sebep olan şeylerdi.  

Eşinizi günde bir saat, haftada bir gün kendisi için bir şey yapmaya teşvik edin. Bu endorfin akışını sağlayacak. Aynı zamanda macera duygusunu yaratmak için siz ne yapabilirsiniz? Haftada bir akşam randevulaşmaya zaman ayırmak kadar basit bir şey olabilir mi? Son olarak, ilişki bir seçimdir. Her gün ilişkinizde olmayı seçin. Uyanın ve eşinizle birlikte olmayı seçin.


Çeviri: Tuğba Oksal

Yazının orijinalini okumak için burayı tıklayın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder