Birisiyle tanıştığınızda ve çok hoşlandığınızda ve bir ilişki yaşamak istediğinizde, ona bakıp nelerden, nasıl birisinden hoşlanabileceğini düşünerek sizde hoşlanmayacağına karar verdiğiniz yanlarınızı maskelediğiniz oldu mu hiç? Benim oldu... Bu yazıda Dr. Dain Heer bunu çok güzel anlatmış ve bizlere farklı bir olasılıktan bahsetmiş... Bence mutlaka okuyun...
MÜKEMMEL EŞ OLMAK İÇİN KENDİNİZİ Mİ
BOŞUYORSUNUZ?
Eskiden ilişkilerde harikaydım. Mükemmel eştim.
Birisiyle tanışır, aşık olur ve diğer kişiyle uyumlu olabilmek ve benden olmamı
istediklerini düşündüğüm kişi olabilmek (gerçekten doğru olsun ya da olmasın)
adına, hemen, tamamen saklamam, kesip koparmam ya da boşamam gereken yanlarıma
ve parçalarıma bakardım.
Tanıdık geldi mi?
Ya farklı bir yaklaşım varsa? Ya ilişkiye girip memnun
etmek adına kendinizi değiştirmek yerine basitçe kendiniz ve kendinizden emin
olsaydınız?
Konuşmacı ve yazar Dr. Dain Heer, bir ilişkide
kendinizi nasıl kaybedebileceğiniz ve nasıl yeniden kendiniz olmaya
başlayabileceğinizi anlatıyor.
1. YAPMAYI SEVDİĞİNİZ ŞEYLERİ YAPMAYI VE KENDİNİZE
ZAMAN AYIRMAYI BIRAKIRSINIZ
Bir ilişkiye girip sevdiğiniz şeyleri yapmayı
bıraktığınız oldu mu? Suçlu!
Bazen geçmişte kendimiz için yaptığımız şeyleri
yapmaktan vazgeçeriz, çünkü bunu diğer kişiyi dışlamak olduğunu düşünürüz.
Fakat sizi mutlu eden şeyi yapmaktan vazgeçmek sizin –eşit derece önemli olan-
ihtiyaç ve arzularınızı dışlamak ve boşamaktır. Sevdiğiniz şeyleri kendiniz
için yaptığınızda bu aslında ilişkinize katkıdır. Eşinizin üzerinden belki de karşılayamayacağı
ya da yerine getiremeyeceği ihtiyaçlarınızın baskısını kaldırır. İyi bir
ilişki, kendinizi beslemek ve özen göstermek için gidip ihtiyacınız olanı
yapabildiğiniz, eşinizin de aynısını yapabildiği, birlikte olmak için ikinizin
de dışlanmanıza gerek olmayan ilişkidir. Kendinize sorun; “Bu ilişkiye
başladığımdan beri yapmaktan vazgeçtiğim ya da bıraktığım bir şey var mı?”.
Eğer varsa bunu tekrar hayatınıza katabilseydiniz?
2. AİLE VE ARKADAŞLARINIZLA DAHA AZ ZAMAN
GEÇİRİRSİNİZ
İnsanlar “çift” dünyasına girdiklerinde, biri ya da
her ikisi birden aile ve arkadaşlarla daha az zaman geçirmeye başlayabilirler.
Öncelikli ilişkimizi en önemli olan yaparız ve bu kendi üzerinizde ve eşinizde
çok fazla baskı oluşturur. Hayatınızda başka insanlarla zaman geçirmeniz
önemlidir. Ortak arkadaşlarınızın olması harikadır ama kendi başınıza kendi
arkadaşlarınızla zaman geçirebilmeniz de önemlidir. Ayrı düştüğünüz arkadaşınız
ya da arkadaşlarınız var mı? Arayın onları. Bir kahve için buluşun. Yeniden
bağlantı kurun. Gerçek bir arkadaş aradan ne kadar zaman geçmiş olursa olsun
sizi görmekten memnun olur.
3. NE KADAR SEVGİ VERDİĞİNİZİ YA DA ALDIĞINIZ
KONUSUNDA YARGI YAPARSINIZ
Bir arkadaşım, erkek arkadaşı sevgililer gününde
kendisine bir düzine gül verdiği için üzülmüştü. Neden diye sorduğumda; “Eğer
beni gerçekten sevseydi bana tek bir gül verirdi.” dedi. Onun için sevgi, tek
bir güldü. Sevgili için sevgi, bir düzine güldü. İkisi de “doğru” ya da
“yanlış” değildi, sadece sevgiyi farklı tanımlıyorlardı. Sevginin bir sürü
tanımı var, kendinizi ona düğümleyip bağlamak ve hiçbir yere varamamak çok
kolay, bir şeylerin (ya da kendinizin) yanlış olması sonucu dışında.
Benim tavsiyem; sevgiye değil şükran duymaya
odaklanmanız. Neden şükran duymak? Gerçek şükran duygusu kendinizin herhangi
bir parçasını, ilişkinizi ya da başka bir şeyi yargılama ihtiyacını ortadan
kaldırır. Müteşekkir olun ve hayatın hediyelerini kabul edin. Kendinizle ilgili
nelere minnettarsınız? Eşiniz ve ilişkiniz hakkında nelere minnettarsınız? Olduğunuz
hediyeyi gördüğünüzde bir başkası ya da başka bir şey için değişmeye ihtiyaç
duymayacaksınız ve aynı zamanda size minnettarlıkla davranacak insanları ve
ilişkileri hayatınıza davet edeceksiniz.
İlişkiler çok emek isteyebilir ama asla sizin
olduğunuzdan daha azı olmanızı gerektirmemelidir. Bir ilişki sizin kendiniz
olmanızı kolaylaştıran bir şey olmalıdır, eşiniz için de kendisi olmasını ve
bunun neticesinde hayatlarınız da birlikte büyür. Ya ilişkide mükemmel olmak
zorunda olmasaydınız ve bunun yerine sadece mutlu olsaydınız?
Dr. Dain Heer
Çeviri: Tuğba Oksal
Bu yazının orijinalini okumak için burayı tıklayın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder